replika telefonlar ve madde ile kuvvet bilgisi389

replika telefonlar ve madde ile kuvvet bilgisi389

 sizlere yine ben yine replika telefonlar diyorki tâbi olmak zorunluluğunu henüz hissetmiyorlar. Örneğin Roma kanununda çocuk düşürmenin hiçbir cezası olmadığı halde, bugün her tarafta çocuk düşürmek kanunen yasaklanmış ve yeltenenlerine şiddetli cezalar tertip olunmuştur. Halbuki Çinliler henüz bu gereği hissetmediklerinden çocuk [560] düşürmeyi gayet tabii ve mübah bir fiil kabul etmekte devam ediyorlar.

Putperestlikte düşmanlara karşı nefret ve kin hissetmek bir ilke olduğu halde, Hristiyanlık aksine düşmanlan sevmeyi emrediyor. Şu halde ahlâk bımların hangisindedir? Buna benzer daha birçok şeyler var ki, bugün gayet kötü ve ayıp kabul edildikleri halde vaktiyle pek tabii ve mübah idiler. Eğitim, öğretim, görenek bizi her gün icra etmekte olduğumuz şeylere alıştırıyor. Adeta onlarm kazamimış olduğımu unutuyoruz da fıtri olduğuna rnaruyoruz ve böylece doğuştan bir ahlâk kanunu üzerine kurulu bir de vicdan meydana geliyor. Halbuki dikkatli bû gözlem bize do^ştan
zannettiğimiz birçok şeylerin medeni kanunun maddeleri arasmda bulunduğunu gösterir ve anlaşılır ki medeni kanun denilen şey de âdetlerin ve teamülün bir sonucudur. Bir Müslüman kadm, yüzü açık olduğu zaman bir azap hisseder. Bir Hintli kendince, duası okunmamış bir eti yediği zaman aym azabı duyar. Halbuki onlar bu azabı duyarken |56i] o kavimlere mensup olmayan kimseler bu türlü azaplarm toplumsal bir evhamdan ve bâül fikirlerden başka bir şey olmadığma hükmederler. Eski Mısırlılarm nezdinde mabutlar arasmda sayılan kara leyleği, hatta dikkatsizlik eseri olarak öldürenler idama mahkûm edilirlerdi ki, bu hal zamanımızda bir cinnetten başka hiçbir türlü değerlendirilemez. İhtimal ki bir gün gelecek bugün bizim ahlâk ve iyi âdet dediğimiz şeyler hakkında da aym suretle düşünce beyan edilecektir.
"Hiçbir cinayet yoktur ki, dünyanm herhangi bir tarafmda onu fazilet kabul eden vicdanlar bulunmamış olsun. Yine hiçbir fazilet yoktur ki, onu cinayet kabul edenler de mevcut olmasm. Hak ve haksızhk fikirleri insanlığm gelişimi cereyanmda pek çok dönüşümlere ve pek değişken ilerlemelere tâbi olmuşlardır, Herkesin vicdanı kendi durumuyla uyumlu bir surette değişimlere uğrar. Bu değişimlerde eğitimin ve çocukluktar ihtiyarlığa kadar aşamalı bir surette devam eden gelişimlerin di etkisi vardır. Bütün bilgilerimiz vicdamn İlâhi bir seda olmas va da dâhili bir ışık ve nurdan ibaret bulunma;
(Ükseliyor, o cinayetler azalıyor. Bu yüzden h^' jljine de do^ştan bir fikir nazarıyla bakamayız,
"Daima jüri üyeleri adaleti insanlar arasında b mukabele gibi görürler. Eğer böyle olmamış okayd'^^*^ flzgisiz, açısız ve şekilsiz bir geometri teoremi akjjT' 5,derdi"(Czolbe).
' Eğer hakiki ve gayri şahsi bir adalet mevcut olsayd, b daletle yazılı olan kanun arasında bir fark bulunur muydu? ** Gelelim hakikat fikrine: Bu fikrin kökeni ve gelişuni daha tesin bir surette bilimlerm ve insani bilgilerin ilerlemesine plidir. En az sabit olan bir şey varsa, o da hakikat fikridir, Sütün insanlar daima bu fikre kesin bir surette ulaşmak için iîfalanm patlatmışlar ve yine daima patlatacaklardır. Bununla teraber düşüncenin ve mantığın bazı kuralları kesin gibi förünmüş olsalar da bu kesinlik tıpkı yukanda anlattığımız ılılâk kurallarındaki kesinliğe benzerdir, yani tabii' bir evrim pde ve değişmez bir kanun altmda gelişmiş hakikatlerdir, ı)«l İnsanın zekâsı bir aynadır ki, her şey orada yansır. Ona Mzaran mantık da mekanik de hepsi birdir.
Bunun için fiillerin en kesini olan matematik, tecriibi ®iakım vasıflar üzerine dayandığından ve bu vasıflar ^lyla gayri şahsi bulunduğundan bu bilim hiçbir yabana tâbi olmamaktadır. Hatta birçok matematik âlimleh ®fnsup bulundukları bilimi tabii bilimler araşma dâhil İlahine soyut ve felsefi bilimlerden ayırmak taraftardırlar^
^ fikri, büyüklük fikri, genişUk fikri, yükseklik ve dermiş gnbize şüphesiz duyusal olan tecrübelerimizden
Louis Büchner
bunlar da sabit olamayacaklardır. Sayılar birtakım fikirler ortaya koyarlar ki, bu fikirler müspet ve kesin olmaktan ziyade görelidir ve kendi gösterdikleri şeyler haricinde hiçbir hakikat arz edemezler. Onların birer şekli vardır ki, biz o şekil altında bir hakikat görürüz. Bir şey göstermeyen, yani şeylerden biriyle ilişkili olmayan herhangi bir sayı, hayalden başka bir şey değildir. Sayüarm [565] isimleri hiç şüphe yoktur ki, sonradan ve etimoloji yardımıyla türetilmiştir. Bu isimler muhtelif kavimler tarafmdan ve zahmetli birçok işlemlerden sonra meydana gelmişlerdir. Bugün geri kalmış öyle kavimler vardır ki, onların fertleri yüksecik bir sayıyı ifadeden acizdirler. Surinam'da bulıman vahşi zenciler yirmiden fazla sayı bilmezler. Bu sayılar için de el ve ayak parmaklarırun isimlerini kullamrlar. Yirmiyi geçen bir sayı onlara göre sayılması imkânsız olan bir sayıdır. Böyle çok miktarda bulıman şeyler için "viriviri" derler ki, çok manasım bildirir. Sör John Lubbock'a göre Avustralya'da dörtten yukarı bulunan sayıları bildiren hiçbir kelime yoktur. Damara ve Abipon kabileleri üçten fazla sayamazlar. Brezilya'da bulunan bazı kabileler ancak iki rakam sayarlar. Abiponlar nezdinde üçten sonrasma "pop" adı verilir ki, çok demektir.
Tylor'ın iddiasma göre Amerika'da ve Afrika'da bulunan birçok kabileler beş rakamım ifade etmek için "bir el", [566] altı rakamım ifade etmek için "iki el", on bir rakammı ifade etmek için "ayak", yirmi rakamım ifade etmek için "bir Hindli", yirmi bir rakamım ifade etmek için "bir Hintli ve bir" gibi ifadeler kullamrlar. Hatta yirmi için "bir insan" ifadesi de kullamimaktadır. Yüz demek için "beş adam" tabiri kuUamlır. Yeni Gine'deki bazı kavimler de ancak beşe kadar sayabiliyorlar. Bu hah Doktor Meyer bizzat görmüştür. Beşten yukarısı için ellerinin parmaklarmı gösterirler. Ondan yukarısı için de ayaklarım kaldırmak mecburiyetindedirler, yirmiden yukarı sayıları bildirmek için hiçbir kolayhklan yoktur. Sayı artık orada biter. Bununla beraber diğer konularda gösterdikleri zekâ bu mesele üe kıyas edilemez.
Birçok vahşi kavimlerde genel fikirleri ortaya koyan kelimeler mevcut değildir. Örneğin renk, ses, ağaç, gibi kelimeler yoktur, bu kavimlerde her renk için, her ağaç için gerçekten de birer kelime mevcuttur. Fakat hepsini birden [567] ifade edecek kelimeler yaratılmamıştır. Aşağı Kaliforniya'da ”^ıın müddet ikamet eden misyoner Baeget bulunduğu bölge..replika telefonlar yazdı ve sundu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder